30 Kasım 2011 Çarşamba

#235

niyesini sorma, aralık ayını bekliyordum. tam yaz çocuğu olduğum halde, bu sene kalbim aralık için çarpıyordu. evimizde birinci senemiz dolmak üzere, ocak ortalarında tam 1 yılı devirmiş olacağız. istanbula taşındığımdan beri öyle çok şey değişti ki, iş hayatı beni değiştirdi, arkadaşlarım değişti, dostlarım aynı kaldı, aşk beni en çok değiştirdi.

eskiden saçma sapandık sanki , çocuktuk daha doğrusu şimdiyse değişti dünyamız, cddi şeylerden konuşur olduk, her şeyi bilir sanırken kendimizi, şimdi neyin doğru olduğunu sorgular olduk. hayalperesttik bence en önemlisi, şimdi gerçeklik ağır bastı. hangisi daha doğru bilemiyorum, bir yandan içinde eski kırıntıları taşımak mı yoksa hepsinden sıyrılıp tamamen olgunluğa doğru adım atmak mı ?

aralık ayında iki hafta üstüste ank.araya gidiyor, sevgiliyle vakit geçirip, onu askere uğurluyorum, sonraki hafta spkya girip, en nihayetinde ev arkadaşım baş çiçisanla birlikte kalıyoruz. iki asker uğurlandıktan sonra, bu evin nasıl bir yer olacağını çok merak ediyorum. çok feminen, çok spor dolu, çok yeni tarifler ve dizilerle dolu olacak, hissediyorum.

en güzeli de aileyle geçirilen vakit olacak sanırım,

aralık, hoşgeldin.

20 Kasım 2011 Pazar

#234

birkaç kim dolu satırım var. kusmasam olmazdı.

kötü zamanında yanında olmak istediğim, bana işe yarar hissettirmesinden ziyade, gerçekten deiyi olmasını istediğim biri var. tatlı bir geçmişle bağlı olduğumuza inandığım, ama nedense onu inandıramadığım biri var. yaş 25, bahaneleri ne aklım, ne kalbim yutuyor ama dilim kusma raddesinde değil henüz. herkesin hayatı kendine diyorum, tam ipleri bıraktığımda, onun ipe tırmandığını görüyorum. ucundan yakalıyor, sonra tekrar inişini görüyorum. ben artık o ipi tutmak da istemiyorum.

riyakar olmasaydı, tatlı geçmişi uzatırdık. insan dediğin eşref-i mahlukattır, eşref dediğimde şerefli bir şey..

19 Kasım 2011 Cumartesi

#233

yine kulakta adele, kalpte sevgili ve eski dostların/görüşülmeyenlerin birbir su yüzüne çıkması. bugün grupanyadan fırsat ile aldığımız günlük fener & balat turuna katıldık. istanbulun yerlisi olmadan önce, turisti olmak istiyorum, sanırım kendimi uzunca bir süre buna adayabilirim. 6 saat aralıksız yürümenin ardından, eve gelip sızdığımda bile rüyamda hala istanbulu geziyordum. istanbul tarif edemeyeceğim hisler kadar, kelimelerimin bittiği yer kadar güzel. daha nice turlar, hikayeler bekliyor bizi. ilk durağımız taksim / pera olacak, oraları öğrenip sonra diğerlerine devam edeceğiz, bencesi bir sonraki de boğazdaki tur olur, hangi yalı kime ait, hangi dizi nerede çekiliyor, agatha cristine'nin bir zamanlar kaldığı otel hangisiymiş vs vs.


bugün geride kalmışken, elde bir insanı dertlerinden çekmiş olmanın mutluluğu, newyorker olma yolundaki u. ile 3,5 saat konuşup 20 dakika geçtiğini sanma, güzel film tavsiyeleri kaldı. ah bir de eski sevgili konuşup, onun neden "eski" olduğunu anlamanın iç rahatlığı.

bir de yalnız yaşamanın hüzünlü tanımı döküldü parmaklarımdan " çay demlemek yerine, poşet çayla idare etmektir yalnız yaşamak." onunla yaşamak istiyorum artık.

13 Kasım 2011 Pazar

#232

kurban bayramını bile geride bırakarak, kasım ayını bitirmek üzere hızla ilerliyorum. bazen zamanın hızın yetişemediğim oluyor, hani ensevdiğin an bir anda biter de, dersten sıkılıp tenefüsü beklerken dakikalar geçmek bilmez, aynen  o hesap benimkisi.



bayram tatili olsun diye günleri saydıkça saydım, sonra bayram oldu ve balon gibi hemencecik söndü. balondan arda kalanlar ise, aşk dolu güzel bir hafta ve istanbul turu oldu. fransada yaşamış ve interraile gitmiş biri olaraki bir türlü istanbulun hakkını veremediğimi düşünüyorum. istanbulda nerede kahvaltı yapılır, en iyi türk kahvesi nerede içilir, kapalıçarşının en iyi takıcısı / dericisi  sahtecisi kimdir, ilk yeraltı camii nerdedir, vapura binip de iki kıta arasını geçerken görünen camiler hangisidir, tarihi yarımadada neler vardır, istanbulun gezilecek yerleri nerelerdir sorularına verecek yanıtlarım yok gibi hissediyordum. belki çok alakasız yönlerini biliyordum istanbulun, ama turist gözüyle bakmayı bir türlü beceremiyordum. nihayet sevgilinin son gelişiyle birlikte kendimizi yollara vurduk. yine tam anlamıyla istanbulu kavradığımı düşünemiyorum, ama zamanla hepsini yalayıp yutmak niyetindeyim.


vaktimizin çoğunu sultanahmete geçirdik diyebilirim, gülhane parkından tut, ayasofya müzesine, hürrem hamamından tut, sultanahmet camiisine, yerebatan sarnıcından alman çeşmesine, hopon hop off turist otobüslerinden, meydandaki sahlep satanlarına, yılanlı sütundan ibrahim paşa sarayına kadar iyice sindirdik sultanahmeti. beyazıt / kapalıçarşı ve mısır çarşısı bayram sebebiyle kapalıydı ne yazık ki.
bence sultanahmet camii ayasofyaya binbasar, her ne kadar daha süleymaniyeyi görmemiş olsam da, çiniler beni aldı götürdü. meydanda en beğendiğim yer, alman çeşmesi oldu, küçük bir sunak ve içinde düğün yapma hissi uyandırıyor bende.

muhteşem yüzyıl dizisinden sonra, çıkan trendler ile, kanuninin hürrem için yaptırdığı hürrem hamamı da tekrar hizmet vermeye başlamış, giriş 70 euro / 140 tl. ortalama bir hamamdan her şeyiyle 40 a çıkıldığını düşünürsek, büyük paralar bunlar ama buna rağmen inanılmaz bir rağbet var. hamamdan çıkanların söylemine göre, muhteşem bir deneyim hürrem hamamı. altın kaplama musluklar, hamam tasları, ipek peştemaller, zeytinyağlı sabunlar ve köpük masajı bütün bu paraya değiyormuş. takip edilirse fırsattan yararlanılarak da gidilebilir, "param olursa yapılacaklar liste"me bunu da hemen ekliyorum.

sultanahmette ispark sağolsun bisiklet de kiralanıyor, tam bir turist cenneti, yolları da çok müsait bir sonraki gidişimde bunu da denemek istiyorum. sultanahmet meydanında four season oteli bulunuyor, eski hapishane olan otelin yanında, seven hills diye bir otel var, tepesindeki terası ve restoranı muhteşem. aslen balıkçı olan mekana, havalar güzelken gidip, terasta boğaz manzarasının tadını çıkarmak gerekiyor. tabii gitmişken, eski usül macun yemeden, sahlep içmeden ve sultanahmet köfecisinden köfte yemeden dönmek, pek ayıp olur.

ps: hop-on hop-off turist otobüslerine biniş 19 euro / 38 tl. otobüsler aynı hat üzerinden saat başı geçiyor. alınan biletler 24 saat geçerli, istediğiniz durakta inip, istediğiniz otobüse binme lüksüne sahipsiniz, bunu denemek de "param olursa yapılacaklar liste"mde yer alıyor. yurt dışında olsam 19 euroyu çatır çatır veririm de, burda 19 euro karşılığı para vermek ağrıma gidiyor.