5 Ağustos 2012 Pazar

# mutlu

En son annemin doğum günü için süpriz yapıp geldiğim şehrimde, ankaradayım. İstanbulda geçen iki senelik hayatın ardından, o yoğun hızlı kalabalık tempoya alışıp ankarayı sakin bulduğumu söyleyebilirim. Ankara insanı naif sanki, istanbuldakiler gibi görüp geçirmemiş türlü oyunlar, entrikalar, ikiyüzlülükler görüp insanlara sırt çevirmemişler sanki. En azından yüzlerinde hala bir parça iyilik var sanki. İstanbulda insanların bakışlarındaki kötülükten geçtim, gözgöze gelmek bile imkansız. Son zamanlarda ankarayı özlüyorum, belki de sevdiklerimi burada bırakmış olmaktan ötürü bir özlem bu. Dün akşam ayrımın sevdiceği arı'nın doğumgünündeydik, 12 kişilik bir masada kitchenettein arka bahçesinde oturup, sayısını anımsayamadığm kadar güldük. Hayatla kavgamız yoktu bazıları gibi, öyle yok yere mutsuzluklar çıkarmıyorduk. Birimizin halası kanserdi, birimizin annesi, birimiz okulu bitiremiyorduk, birimiz iş bulamıyorduk. ama yine de o kadehleri tokuştururken, güzelliğimize, hayatın bize sunduklarına ve dostluğumuza içiyorduk.

Annem çocukken benle ilgili isteklerini kulağıma fıısıldardı, adil ol, cömert ol, hakkını ara, altta kalma sakın, iyilik yap, karşılık bekle, dostlarının sayısı bi elin parmaklarını geçmesin, hep mutlu bi çocuk mutlu bi insan ol, tanrı karşına iyi insanları çıkarsın derdi.. 26 yaşım 15inde doluyor, annemin tüm dileklerinin kabul olduğunu görmek... Daha iyisi olamazdı.

İyi ki de doğdun arı, iyi ki de tüm o iyi kalbinle ve yaşamışlıklarınla benim ilk en yakın arkadaşıma sevgili oldun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder