23 Ekim 2011 Pazar

#230

sevgili ile geçen günlerin ardından, birkaç gün işyoğunluğu ve stresi ile boğuşup, cuma günü annemi ağırladım. kamilkoçun dönüş 1 tl bilet kampanyası ile gelip gitti. cuma akşamı ona sevgilinin aldığı "çalışan kadının yemek kitabı"ndan cevizli kabak kavurma yaptım, bir de hayatımda ilk kez deneyerek soğanlı tarhana çorbası. ya gerçekten çok beğendi, ya da kendi sahamda beni üzmemek için beğenmiş gibi yaptı, bilemiyorum. cuma yemek sonrası teyzemleri ağırlayıp, keyiflisinden koca bir demlik çay demledik, sigaraların biri yandı biri söndü, kahkahalar otoparkı çınlattı ve saat ikide sızıp kaldık.

cumartesi sabahına, o çok meşhur böreği yapıp kahvaltıya gittik, aile yemeklerine kahvaltılarına çocukluğumdan beri bayılırım. ben kendimi bildim bileli, bizim ailemiz hep kalabalıktır, bir araya toplanmalarımız min sekiz ile başlayıp 30-35lere kadar çıkıyor. nerde çokluk orda bokluktan ziyade, kalabalık aile candır mottosu ile ilerliyoruz hayatta. hepimizin eksileri var, sevmediğimiz yönlerimiz illa ki çok ama bir arada dururken, kabullenmeyi öğreniyoruz.

teyzem sabah kahvaltısına renk verip, reiki dersinde öğrendiği nefes alıp verme tekniklerini börekler ve sucuklardan sonra bizimle paylaştı, gülüşmelerimize bir başöğretmen edasıyla kızıp, tüm ciddiyeti ile bizleri terbiye etmeye çalışırken, bir şeyler kaptık nefesle ilgili.

cumartesi günü kahvaltı sonrası soluğu taksimde aldık, tünele kadar yürüyüp, galata kulesinin ordan hamursuz fırında biriken'in video gösterimini izledik, mini kahkahalar eşliğinde, enteresan tipler ile karşılaşıp, pek sevdiğim yazar özen yula ile ayakastü lafladıktan sonra, soluğu karaköyde aldık. orada bankalar caddesinde, kendi bankamı osmanlı tarihi içine gömülü halde bulunca, pek bir gururum okşandı nedensiz. gelen turistler bile, bankayı parmakla gösteriyorlardı. sonrasında tramvaya atlayıp sultanahmete gittik, eski cezaevi olan four seasons otelinin karşısında seven hills diye bir otel bulunuyor, onun restoranında çayları yudumlayıp, nautilus'un bitişiğindeki darix togni sirkine gittik kuzenlerle. darix togni su sirki olarak geçiyor, çocukluğundan beri pek sirk kaçırmayan ben, gönül rahatlığı ile darix togninin bugüne kadar izlediğim en iyi sirk olduğunu söyleyebilirim.

yavru bir aslan ile fotoğraf çektirdik, kucağımda yavru aslanı severken, cape town ziyaretimi de "param olursa kesin yaparım" listeme ekledim. pazar gününü de hala ile geçirip, azcık da cadde semalarında soluklanarak geçirdim.

en güncel havadis, sanırım sevgiliyi aralıkta askere gönderiyor olmak. "askere giden erkeğin, kız arkadaşı olmak" temalı yazıları önümüzdeki 6-7 ay boyunca küçük ipuçları eşliğinde bu blogdan takip edebilirsiniz. biz iki ev arkadaşı olarak, sevgililerimizi eşzamanlı askere gönderiyoruz.

"today is better then yesterday, tomorrow will be better then today."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder