5 Ocak 2011 Çarşamba

#143

Sevgili tanrı,

uzun zamandır konuşmadığımızın farkındayım, bağışla beni. işler yolundayken ve ben mutluyken konuşamıyoruz pek, mutluluk zamanımı alıyor çünkü. şükretmiyor değilim, sık sık aklıma geliyorsun, ama bir teşekkür için konuşmayalım, içimden minnet etsem yetermiş gibi geliyor, susuyorum. şikayetim olduğunda uzuyor dilim, dedim ya bağışlamalısın beni, şikayete ayıracak vaktim bol çünkü.

neden bilmiyorum, bir delik bulup da şikayet etmeye başlayınca duramıyorum, bombardıman gibi kötü düşünceler üşüşüyor aklıma, sonra kötülükten sıyrılamadığımda gözyaşları içinde "neden tanrım, neden ben?" diye soruyorum sana, cevap vermiyorsun. bozuluyorum.

evet tanrım, sana bozulma cesaretini gösterebiliyorum. kalbimi başkaları kırsa da yanıtları sende arıyorum, sonra sessizliğinde kendimi bulup tekrar başlıyorum.

korkma, çok fazla şikayet değil bu sefer niyetim. kırgınım biraz, kızgınlıkla kırgınlık arasında en çok hayal kırıklığı bulduğum bi' noktadayım. bikaç haftadır karışık zamanlardan geçiyordum, uğrayıp da merhaba diyemedim, işler sarpa sardı, kendim hallettim, elime yüzüme bulaştırdım. ağladım, güldüm, gitgeller yaşadım. e normal tabii medcezir senin fikrinse şayet, insana da bir şubesini eklemeliydin. arasıra oluyor işte böyle medcezirlerim.

ne diyordum kırgınlık... bilirsin, yaşananlara ve olanlara her zaman saygım olmuştur, belki fazla pollyanna dediler, belki de hiç masum olmadım bilmiyorum. bencil dediler, kabul edemedim, insanın hayatında en önemli şey kendiyken, bencillik kaçınılmaz olabilir miydi bilemedim.

sonunda bitti işte, 18 ayın sonunda bitti. kulaklarım güzel cümleler işitmek isterdi, "bana kattıkların için teşekkürler" lafını ben duymalıydım, yerine "seninle arpa boyu yol almadık" "seninle geçen 18 aya yazık, boşunaymış" cümlesini işitti kulaklarım.

hani bişeyleri güzel hatrlamak için zorlarsın, kendini kandırırsın ya.. o noktadayım işte. bir parça saygım kalabilsin diye uğraşıyorum. oysa karşıma geçip, bugün bi' kız beni beğendi, kızlar zaten bana hasta, hep fırsatlar var tripleri atıyor.

tanrım, 24 yaşında 45 yaş olgunluğu vermişsin, bunun için kızgınım sana. hayatın güzel olmasını dilerken, ikiyüzlü, mutlu olmayı isterken de bencil oldum. hepimizi sen yaratmışken, doğrularımızın farklılığı nerden geldi merak ediyorum.

sana sormak istediğim çok şey var aslında, hepsi gelecekle ilgili diye sormuyorum. o mutlu olur mu demek istiyorum, beni kimse onun kadar sever mi, o kendine zarar verir mi mesela? başka bi insanın bana dokunmasına tahammül eder miyim.. o ne kadar zaman bekler başkasını, sahi bu kadar mı pişmanmış fırsatları teptiğine? gerçekten de ziyan ettiğini mi düşünmüş 18 ayına..

neyse başını şişirmemeliyim, iç sesimi de duyuyorsun zaten.

bu arada, büyük bir iyilik yaptım tanrım, güzel bişey yaptım. benimle gurur duyman için değil de, paylaşmak istedim işte.

bana bu cesareti ve iradeyi verdiğin için teşekkürler. kendim gözyaşlarına boğulsam bile, sevgiye saygı duymayı aşıladığın için teşekkürler. zor zamanlar için yanıma serpiştirdiğin dostlar için ayrı minnettarım.

inanç yollarına inanmasam da, benle bağını hiç koparmadığın ve varlığını her an yanımda hissettirdiğin içinse, en çok teşekkürler.

sevgiler

s.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder