17 Ekim 2010 Pazar

istanbul senmişsin

Aşığım, her şeyine çok yönlü aşığım. Onu içlne dahil ettiğim ne varsa, ona da aşığım. İstanbulsa istanbul, en dandik otelse de otel, sevmediğimi sandığım ankara, sinema salonları, starbucks kahveleri, kırmızı ojelerim, pijaması, kedisi, onun bulaştığı ne varsa aşığım işte.

Yine ankaradan döndüğüm zamanlardan birindeyim, ikidir o bırakıyor beni havaalanına, uzunca vedalaşıyoruz. Herkes bakarken sırada öpüveriyorum onu, daha da sıkı sarılıyor. Ayrılmak bile güzel onunla.

Her defasında benim için kolaylaşıyor ayrılık, ona döneceğimi bilerek ayrılıyorum yanından, oysa tam tersim benim her defasında daha bir ürkek uğurluyor beni, gözleri doluyor, sarılıyorum, gözkapaklarını öpüyorum kirpiklerini sıkıştırıyorum iki dudağımın arasında, eliyle boynumu tutuyor, ensesine düşen bikaç tutam saçını okşuyorum, o üzülünce ben de durgunlaşıyorum..ancak birlikte mutluyuz biz.

Gelmeden önce sana süprizlerim var dedi, yalvardım söylemedi. Benden öğrendi böyle pislik yapmayı, ona süprizim olduğunda hiç söylemedim, yalvardı ipucu bile vermedim. Sevgilim insaflı, üç süprizinden birini söyledi bana, işyerinde kartvizitim basılmıştı, kartvizitlik almış. Diğerlerini söylesin diye yalvardım, suskunluğunu korudu. İyi ki de korumuş, hayatımda aldığım en güzel hediyeyi söylemediği için sevindim.

Dün akşamdı beni eski pilates grubuyla gittiğim yemekten alışı, arabada giderken süprizlerimi verdi, trafik ışıklarında duruyorduk. Önce 2011 moleskine ajandam çıktı, tam istediğim boy, soft cover weekly, hatırlamasına inanamadım. Daha aylar varken almış olmasına çok sevindim, sonra netbook kılıfımı verdi, yeni aldığım için daha kılıf almaya vaktim olmamıştı, kelebekli çiçekli bişi, ben olsam aynısını alırdım. Son olarak da.. Yazarken bile yüzüme gülümseme yerleşiyor. Bir kutu açtım, üzerinde adım yazılıydı, ilk adımın ilk harfi bütün karizmasıyla duruyordu, kutunun içini açtım, kartvizitliğimi ve kalemimi o zaman gördüm. İkisinin de üzerinde adım yazılıydı, hayatımda daha anlamlı bir hediye aldım mı hiç hatırlamıyorum.

Hep yanımda olduğunu biliyordum, ama artık daha da "hep yanımda" olduğunu bilmek öyle hoşuma gidiyor ki..

Birkaç araba turundan ve hediye heyecanından sonra cafemize gittik, alkollüydüm, gözlerinin içine baka baja canım seni çekti dedim, hımm dedi bütün iç gıcıklayıcılığyla, beni seviyo musun sen dedi, ebet dedim, çok mu dedi çok dedim. Sonra duraksadı, aşık mısın bana dedi, utandım, çocuklar gibi kafamı önüme düşürdüm, çenemden tuttu beni hıh? Dedi, gülümsedim, kalbimden geçip dilime gelemeyeni sordu, cevabının evet olduğunu bile bile sordu, bense sustum.

Şimdi söylüyorum sevgili, tabii ki de aşığım sana, ama dur. Bunu yazının taa en başında söylemiştim zaten değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder