17 Ağustos 2010 Salı

Way back into love

nazara inanan biri değilim, öyle bağnaz hareketlerim olmadı hiç. Herkesi kendim gibi bildiğimden sandım ki insanlar kim olursa olsun her daim mutluluğumuzu isterler. Aşırı mutluysak koruma başlığı altında bunu baltalamaya çalışacakları hiç aklıma gelmemişti.

Mutlu olmanın ne olduğunu, olumlu bişi olduğunu unutmuş sanki çevremdekiler.. O yüzden coşkuyla bişi anlattığım zaman "fazla kaptırmadın mı?" oluyor, kaptırdım evet, o adamı sevmeye kaptırdım, ama yanında ne kadar mutlu olduğumu herkes görüyorsa, biz birlikte mutluysak, bu kendimizi kaptırmayı aklımızla da kalbimizle de doğruladıysak başkalarına hesap vermek neden olsun?

ne kadar samimi olursan ol, ailen canın kanın olsa da insan yalnız işte. Ne yaşarsa sadece kendi yaşıyor, sevgiliyle mutlu olduğumu bunu yaşayanlardan başka kim bilebilir ki? Anlatmaya çalışmak bile yersizmiş..

böyle bi burukluk var üzerimde, nerden peydah olduğunu öğrenemedim henüz bu hissin ama yakında geçecektir eminim.

Bu akşam tek başıma sinemaya gidesim var, yalnız olmaktan zevk aldığımı göstermeliyim kendime.

Bir de istanbula taşınmadan söz vermiştim kendime, işte ne kadar yorulursam yorulayım direk eve gelip tv karşısında sızan biri asla olmayacağım diye.. O yüzden her akşam yazılabileceğim bi spor bulmalıyım kendime. Haftanın 5 günü pilates yapabilmeli, bununla gurur duyabilmeliyim olmayan düzenimin içinde.

Hayatıma dışardan, başkasının gözünden bakabilsem keşke azcık.

Tuesday mornin depression.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder