8 Ağustos 2010 Pazar

Yıkadı günahlarımdan beni masumiyeti cennetten gelen bir melekti sanki..

Zamanın ne kadar hızlı geçtiğine kendi hayatımla tanıklık ediyorum. Mayısın ortalarında sıklaşan istanbul ziyaretlerim, sevgiliyle sorunlu olan dönemde dodonun evinde huzuru buluşum. Ne hayatımın yönünü biliyordum, ne de ne yapmak istediğimi. Sanki nasıl biri olduğumu da bilmiyor öyle askıda salınıyordum zoraki. Sonra kilitli noktaları birbir açılmaya başladı hayatımın, önce iş oldu haliyle istanbula taşınmak gerekti, vedalar edilirken sevgiliyle barışıldı, dileklerim bi anda kabul oldu. Apar topar bi toplanmanın sonunda iki otel değiştirip kendimin olmayan bi hayatı yaşadım, her şeyimi karşılayan işyerim beni el üstünde tutup eğitti, tanıştığıma çok memnun olduğum arkadaşlar çıkardı karşıma. arada sevgili geldi yanıma, benimle kaldı otelde, yanında uyuyup uyanırken, onunla birlikte olduğum için sonsuz mutluyken hayatımı geçirmek istediğim adamı bulduğumu fark ettim, birinci yılımızı kutladık. Aradan birkaç hafta geçti, haftasonu yine geliyor, bu sefer başka bir otele geçiyoruz birlikte. Bir süre için evimiz oteller olacak, ama çok yakında kendi evimizde birlikte olacağız.

Pazar günü doğum günüm, hayatımın dönüm noktası bu son bi sene, belki de zorlu geçen ama en güzel senesi. O yüzden her şeyi kutluyorum sırf doğumumu değil.

Haftasonu yazlık kaçamağından sonra en nihayetinde denize girmişken tatili bırakıp istanbula dönüyor olmak, istanbula evim demek öyle güzel ki..

İstanbul'a aşık olduğumu söylemiş miydim?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder