26 Aralık 2010 Pazar

Düştüysek kalkarız daha ölmedik ya, büyük yeminlerden vazgeçip dönmedik ya..

Cuma gecesi. Haydarpaşa. Fatih ekspresi. Kötü rüyalar, tatsız kabuslar içinde bir uyku. Cumartesi sabahı, rötarsız, sisli buzlar kraliçesine döndüren bir soğuk. Ev, sıcacık ev, kocaman kucaklayan anne, kucağa atlayan bir kardeş, vefalı sokak köpekleri. Her harfi özlemle dolup taşmış bir baba.

Aile saadeti bir kahvaltı. Yarım saati geçmez akraba ziyareti, akşama balık ziyafeti. Annecik mardinden süryani şarabı getirmiş, en yakın arkadaş, aile, annenin yakın arkadaşı, kanseri yeni atlatmış, kadınlığının simgesi göğsü yok. Hepimiz mutluyuz, gelişimi, işimi kutluyoruz. Kadehleri tokuşturup sağlığa içiyoruz, aşka içen yok. americano, okey oynayıp gecenin bir yarısı uykuya dalmaca.

pazar sabahı, annenin koynuna usulca sokulup yatakta sohbet. Sevgiliden ayrılışı anneye anlatmak. Onun her kararı desteklemesi. Kahvaltı, kocaman huzur içinde sakin bi kahvaltı. Annemin gözyaşları, benim gözyaşlarım. Mutluluk. öğleden sonra saat 3. Kapıda bekleyen bir sevgili, çantamı alıyor elimden. Ayrı olduğumuzu ikimiz de bildiğimiz halde hiçbir şey yok sanki. Gülüşmeler, içten bi özlem. Onun bana hediyesi, bir swarovski kutusu. Kabul edemem deyişim, beni duymayışı. Çok sevdiğimi bildiği kelebeklerden bir tane. Kanyonda vitrinde görüP beğendiğimden. Yıldız starbucks. Ona hediyelerini verişim, sevimli bir mickey, şaşkın suratlı ve yusuf atılgan'ın kitabı, aylak adam. İyi ki içine bir şey yazmamışım.

Nerdeydik, starbucks. Kahveler. İki mug. Son kahve. Elini usulca yüzümde gezdirişi, gözlerinin içine bakıp son 17 ayımızı görüşüm. Çok yakışıklıydı, ayrılık yakışamayacak kadar yakışıklı. Hala sevgiydi, sevgiliydi. Onundum, benimdi.

Yutkunduk, güldük. Son olduğunu bildiğimiz halde mutluyduk. Dudağımın içinde çıkan yarayı gösterdim, öptü. Geçti. Ağladı, birlikte olamayışımıza ağladı. Havaalanına bırakırken ağladı. Ben ağlamadım, ağlamamalıydım. Güçlü olmayınca ayrılık çekilmiyor. Yalancıktan güçlü oldum. Onu her şeyin iyi olacağına inandırmaya çalıştım, zor dedi, ağladı. Bir erkeğin gözyaşlarını silmek cesaret istiyormuş, cesaretle doldum. Onu başka kadınlarla düşündüm, midem bulandı. Binlerce düşünceyle çatıldı kaşlarım, suratsız oldum, kimsenin gözünün içine bakamadım, suratına bakamadım. Annem aradı havaalanında, ağladım. Yatıştıramadı beni.

Şimdi istanbula geldim, delicesine yağmur karşıladı beni.

Yarın sabah uyandığımda, her şeyin iyi olacağını biliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder