28 Aralık 2010 Salı

nokta

denemek için atılmış bir adım, onun değişip değişmediğini gösterecek bir hamle ve bum! o bir bombaymış aslında ve patlamaya hazırmış. ışığı gördü, bana kızdı. değiştiğini söyleyen adam bana kızdı.hiçbir ilişki iyi bitmiyor işte, bitemez. kötü sözler söyleniyor en nihayetinde. işyerinde yılbaşı kutlaması vardı. tanrım! bir şişe şarabı kadeh kadeh yudumlarken buldum kendimi. hepimize hediye alınmış. bana çıkan kupa, ona aldığımla aynıydı. yıkıldım. bardağımı başkasıyla değiştirdim. hediyemi ilk kez beğenmedim belki de. işyerindeki ilk hediyemi beğenemedim. sinir harbi. durgunluk. alkolün verdiği rahatlığa rağmen gerginlik. çıkışta onu aradım, bağırdı, bağırdım. çirkefleştik. ayrılığın pisliği üzerimize bulaştı. hoşçakal dedi, içim kızgınlıkla dolu hoşçakal dedim. kapattık, ben de telefonumu kapattım. kimse merak etmesin. etmesin işte, o merak etmiyorsa hiçkimse etmesin. herkes gitsin o da gittiyse. kızgınlıkla yürüdüm, bütün yolu kendi kendime konuşarak yürüdüm, küfrettim. şarkılar söyledim, ağladım. şemsiye taşımaktan yoruldum, kapattım, bütün yağmur saçlarımdan damlanayana kadar ıslandım. montum su geçirircesine ıslandım, çantamdaki eldivenlerimi takmadım. dondum, parmaklarım hala yanıyor soğuktan. o anı o siniri unutamam, nefes alışverişim bile farklı. çok çok kızgınım, insan sevdiğinden darbe almaya dayanamıyor. sevmek de bişeye yaramıyor, sevmekle iş yürümüyor.

dayanamıyorum, parmaklarım uyuşuyor, kendim uyuşuyorum. 

sevgimi bastırabilecek hissin, kızgınlık olmasını beklemiyordum. 

ne güzel genel müdürlükte sunumum varken bunun olması! 

ne güzel herkes ondan bahsederken benim ayrılıktan bahsedişim. 

sondu ama, bu gerçekten sondu. 

ne bir cümle daha olacak onla ilgili, ne de bir düşünce. öyle bir bitti ki, ben bile inanamadım. 

nokta. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder