Bi ayı geçkin istanbul yaşantımın her anı öyle güzeldi ki sanki hepsinin acısı bu haftasonu burda çıktı. Ailevi şeylere üzüldüm en çok, annemi bıraktığım için üzüldüm. Keşke onu da yanıma almanın bi yolu olsaydı, huzursuzluklarından onu da çıkarıp alabilseydim..
Sevgiliyi gördüm dün, bi barışıp bi ayrılmalı çoğunun "uzatmalı" dediği sevgiliyi. en sevdiğim sinemada buluştuk, arada çok kırgınlıklarımız oldu. görünce koştum yaşıma işime aldırış etmeden, o soğukkanlıydı her zamanki gibi. Boynuna atladım sarıldım, kucağında döndürmesini beklerken beni o da sarıldı. Öptüm, öptü, öyle büyük kocaman tutkuyla değil, hergün görür hiç özlemezmiş gibi öptü beni, ama yine de öptü. benim hevesim çabuk kaçar, hemen kırılır hevesim öyle oldu ama sevdiğim adam diye sustum, asmadım suratımı. Yemek yedik beraber, ilk ayrılık konuşmasını yaptığımız yerin başka şubesinde yedik. Konuştuk, konuşmaktan çok sustuk sanki benim anlatacaklarım azalmıştı, onun da anlatacakları yoktu. Sanki bişiler değişmişti de, nerde olduğunu bulamıyordum. İki kere lafı soktu, attığ taşlar başımı yardı, sevdiğim adam diye gülümsedim, elini tuttum, elini çekti. Kalktım arkasından sarıldım, tonlarca öpücüğe boğdum, konuyu değiştirdi. Ben kendimce çabaladım, o sırt döndü. Sonra sonunda hevesim kırıldı, çok sessizsin dedi, neden sessiz olduğumu hiç anlamadı. Dışardan nasıl göründüğümüzü merak ettim, erkeğine asılan kız profili çizdiğime eminim, banane başkalarından deyip geçtim. Sinemaya girdik, kimse yokken o beklediğim ilk öpücüğü aldım, hani o ilk görüşte tutku dolu olması gereken öpücük.
Hep söylerdim arkadaşlarıma akıl verirken, birinin seni istediğin gibi sevmemesi, seni sevmediği anlamına gelmez diye ama olmuyormuş, akıl vermek kolay da, teoride kalıyor işte. Pratik dediğin öyle caka satmaya benzemiyormuş.
Bir yanım her şeyin güzel olacağına inanıyor, diğer yanım da.. Diğer yanımı dinlemek istemiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder