7 Temmuz 2010 Çarşamba

yok istemem diyen gönlüm çöle bile razı şimdi

kanlanmış gözler ile banyo sonrası yatağın üstüne kurulmuş yazıyorum bu yazıyı. hani bazen hayat öyle güzel gidiyor ki, tek kelime bile etmek istemiyorum. çok değişik bi hayat değil yaşadığım, ama mutlu olduğum bi hayat. hem kendi hayatımı, hem sevgiliyle uzaktan hayatı dengede tutmaya çalışıyorum. işe başlayalı, zaman eğitimle geçiyor da olsa bi ay oldu, sanki eğitimdekilerin çoğunluğu çok önceden arkadaşım gibi. hergün ayrı bir komiklik, yeni bir macera geliyor başımıza. hem özel hayatlarına tanıklık ediyoruz, hem üzüntülerine dahil oluyoruz hem de beraber yepyeni bir hayata başlıyoruz. çok şey öğreniyoruz hem birbirimizden, hem de işyeri eğitimimizden ama genel olarak mutluyum.


sevgiliyle mesajlarla kavga etmeyi bıraktığımdan beri daha "yolunda" bi ilişkimiz var, bundan sonra ilişki acısı çeken birine sabırdan sonra ilk tavsiyem mesajla kavga etmemek olur sanırım.


ya aslında çok daha güzel şeyler geçiyor aklımdan, neden böyle kuru kuru yazdığımı bilmiyorum. mesela üstüste kanyona gittiğimden, aynı gün öğlen yemeğiyle akşam yemeğinde orda olduğumdan, artoyu gördüğümden, kitchenette'i artık protesto ettiğimden, istanbuldaki arap nüfusuna anlam veremediğimden bahsetmek istiyorum ben. stalker gibi bir m.a.c trainerını takip ettiğimizden, komik anılardan, patlayana kadar yemelerden bahsedesim var. tazecikten yarı hala olduğumu söylemek istiyorum, annemlerin beni yaklaşık eşit unutmasından muzdarip olduğumu söylemek, kafamdaki planları anlatmak istiyorum. toy story 3'ü izlerken totoroyu görmüş olmanın dayanılmaz hafifliğini, o sinemadaki çocuksu heyecanımı, haykırışımı anlatmak, anlatırken yine gülmek istiyorum.


sertabın yeni albümünden bahsetmek, sevgilinin koynuna sokulup "iyi ki varsın, iyi ki sevmişim seni" demek istiyorum. sevgili uzak ama az kaldı, hayaller güzel, gerçekler de çok güzel.


thanks god i'm okay!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder