27 Temmuz 2010 Salı

she's only happy in the sun


bu foto geçen senenin yazından kalma, tam 29 temmuzda çekildi, yani geçen sene sevgili ile birlikte olmaya başlamamızın ertesi gününden bi hatıra. onun gelemediği babylon'dan bir kare, bir elimde çilek/karpuz frozen, önümde dümdüz bir deniz, minderlerde deli gibi güneşlenip kitap okurken onu yanımda istediğim zamanlar.

zaman ne kadar çabuk geçiyor demeden edemiyorum ister istemez, bir saat 22 dakika kalmış kocaman bir seneyi doldurmamıza. ben hiç kimseyle bir seneyi beraber geçirmedim ki... ama oluyormuş, insanın hayatı bir yerde yoluna giriyormuş. sevgili varken eksik olan şeyler de var, aksilikler de inadına olmaya devam ediyor, hayat hiçbir zaman tam anlamıyla güzelleşmiyor ama yine de sevgilini varlığı dayanmak için bir güç oluyor illa ki.

sevgiliyle istanbuldan bahsediyordum, en son cumartesi gününü anlatıp sessizliğe gömülmüştüm, yorgun geçen gecenin ardından erkenden uykuya dalıp pazar sabahına ne kadar huzurlu uyandığımı söylemeyi unutmuşum. pazar sabahına kahvaltı planımı cihangir'de olması için tasarlamıştım. uyandık, hemen duş alıp hazırlandık, açlıktan guruldayan midelerimize cihangir'in sevimli susam sokağındaki susam cafede ziyafet çekmeyi düşünmüştük çünkü. beyaz elbisemi giydim tam yaz olsun diye altına da pembe topuklu ayakkabılarımı geçirdim boy farkımızı azaltmak için. beraber dişlerimizi fırçaladık yanyana, güldük, hayatımda hiçbi adamla birlikte diş fırçalamadım ben dedim, ben de dedi. aynada görüntümüze baktım, aramızda kocaman bi boy farkı vardı, sevgili 1.93lük adamdı bense 1.59luk kadın. saçlarımı düzleştirdim, o da kendi saçını yaptı. makyajımı yaparken geldi, kapıdan bana baktığını aynadan gördüm, noldu dedim, hiiç bakıyorum dedi, neye dedim, hiç rimel sürerken görmedim de, ona baktım dedi. öyle kalabalıktı ki geçmişi, inanamadım, şaşkın halde nasıl görmedin mümkün değil dedim, hiç ilgilenmedim ki görmemişim o yüzden dedi, kapıdan bakmaya devam etti, yüzünde hem şaşkın hem tatlı bi ifade vardı. sen işe böyle gidiyor musun dedi, nasıl dedim, böyle güzel dedi. tabii gidiyorum dedim, hatta aynen bu kıyafetle gittim bi kere dedim. ama bu işe giyilmez ki, böyle güzel olunmaz dedi, aynadan gülümsedim ona, hemen geldi sarıldı arkamdan, öptü beni, iyi ki giymişim topukluları dedim içimden, beni öpmesi için ilk kez parmak ucuma kalkmamış haldeydim...  yine ayrı ayrı çıktık otelden, o beni karşı kaldırımın köşesinde beklerken ona doğru yürüdüm. yanına gider gitmez tuttu elimden, öyle elele yürüdük, severken böyle mi olur bilmem, herkesin bize baktığını sanıyorum, ne kadar iyi bir çift olduğumuzu bu sevdalı halimizi algıladıklarını, o yüzden daha dikkatli baktıklarını düşünüyorum. yere değmeden havada yürüdüm sanki metroya kadar olan yolu, çok sıcaktı, iki kere ayağım burkuldu, sevgili her defasında düşmeden tutmak için yanımdaydı. metro merdivenlerinde sarılıp öpüştük, bu sefer o akbil bastı.. taksimden çıkıp cihangire yürüdük, susam'a varana kadar sıcaktan bezmişliğin son noktasına gelmiştik. içeri oturduk, her şeyin ikinci el görünümünde olduğu, dekorunda uyumsuzluğun uyumunun yakalandığı susam cafe'ye oturduk, hemen alaçatı kahvaltı söyledik bi tane, birlikte kahvaltı ettik, gazete okuduk, yan masamıza güven kıraç geldi her zamanki insan gibi insan haliyle, o sakince kahvaltısını ederken biz de kendimizin tadını çıkardık. beni elleriyle besledi, ekmeklere yağ/bal, kaymak/reçel sürerken oranın evimiz olduğunu hayal etmek yapabileceğim en keyifli şeydi. 

bazen kendimi bile tanıyamaz oluyorum onunlayken, asla yapmam dediklerim en severek yaptıklarım oluyor, huysuzluk çıkardığım yerler onun yanında uysallığa bırakıyor kendini. kendime başka geliyorum, şaşırıyor mu bilmem şu halime, ama ben kendime şaşırıyorum. 

uzakken, bu kadar sevdiğimi düşünmemiştim, yanıbaşımda canlı kanlı durunca, iki günü dolu dolu benimle geçirince anladım hayatımı onla geçirmek istediğimi. eskiden asla evlenmem diyen kızlardan biriydim, hayatta yapmak istediğim şeyler olduğunu söyler dururdum, sevgili dediğinin sadece bu istenen hayata engel olduğunu düşünürdüm, şimdi fark ediyorum gelecekte yapmak istediğim şeylerin onunla anlamlı olacağını. 

ben hiç bu kadar sevmemiştim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder