3 Haziran 2011 Cuma

gittiğini diş fırçandan anlıyorum..

baharın gelişini ispat etmek istercesine yatak odama taşıdığım beyaz, üstü çiçeklerle kaplı nevresim takımını serdiğim yatağımda sırtımı yatak başına dayamış, tek bir yastık arkamda hafif eğilmiş, ellerimi karnımda kavuşturmuş bekliyorum. son zamanlarda olanların hangisinden bahsetsem diye seçmeye çalışıyorum, en kıymetlisi sevgilinin diş fırçası gibi geliyor nedense. o yokken toz olmasın diye kaldırdığımız, gelir gelmez bizimkilerin yanına koyduğumuz diş fırçası. 

sevgilimi dün bak.ü'ye uğurladım, bu sefer sakindim ne boğulduğum gözyaşları ne de kendimi ilan ettiğim bir "drama queen"lik sendromu vardı. olanları kabullenmiş, yine bana döneceğinden emin bir halde uğurladım sevgilimi. sabahın köründe arabaya valizlerini taşımasını izledim uyku sersemi, sonrasında benitekrar uyandırmasını ve erkenden evden çıkışını. bi anda odamdaki kocaman valiz kayboldu, sonra dolaptan gömlekler, takım elbise, prizdeki şarj aletleri, mutfaktaki üçüncü bardak ve salondaki notlar. banyodan saç fırçası gitti, ona çıkardığım havlu.. her şeyi kademe kademe kayboldu, birtek diş fırçası kaldı geriye. bilerek bırakıyor, yerinin olduğu belli olsun diye, ben de gittiğini diş fırçasının yerinin değişmesinden anlıyorum.

diş fırçalarımızın aynı bardaktan çıkmasını istemeyecek kadar çok seviyorum seni. hı bi de yemeğimi paylaşacak kadar çok.  

kalbim, seninle büyüdü. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder