16 Mayıs 2010 Pazar

#17 after the end comes the rebirth.

hayatta bazı şeyleri bitirmenin zamanı, yeri, doğrusu/yanlışı olmuyor. bitirmem gerek dediğim çoğu şey uzadıkça uzadı, eninde sonunda ayaklarıma dolandı, ben de tepetaslak kapaklandım yere.

bitirdiğim dediğim anlardan sonra bile sürdü, her defasında verdiğim kararlardan geri döndüm, dengesizlik kapladı her yanımı. "seni asla aramam" dedikten iki saat sonra telefonda konuşurken buldum kendimi, unuttum dediğim zamanlarda, aslında en çok hatırladığımı fark ettim.

bir şeyler gerçekten bitince, insan bitirdim diyemiyormuş. o yüzden hayatın hangi kısmı insanların diline pelesenkse, o kısmı o kadar eksik oluyor belki de.

biten bi ilişkinin ardından bir sürü güzellikler görüyor gözüm, düşünmekle biçok yeni şey fark ediyorum, belki de hiç daha önce böylesi sevmediğimden. hala nasıl biriyle birlikte olmak istediğimi bilmiyorum, ama artık nasıl bi adamla birlikte olmak istemediğimi çok iyi biliyorum. tümden gelim metodu ilişkilere işliyormuş gayet, istediklerini sıralayınca mükemmele ulaştım sanıp, aslında ulaşılmazı arzuluyormuşum meğersem, şimdi istemediklerimi yazıyorum, beni en rahatsız edenleri böylece gerçekçi bir mükemmeliyet bekleyebiliyorum.

bazen kafam karışıyor, boşlukta salınır gibi oluyorum, tutunacak yer arayıp kendi başıma kalıyorum. insan acısını kendi başına yaşıyor, ne kadar anlatsam, gözyaşlarına boğulsam da kimse anlamıyordu, belki de o yüzden ayrıldığımı kimseye söyleyemedim.

insan ilişkide büyüyormuş, bambaşka bir dünyanın kapısından içeri girip, kendini başkasında tanıyormuş.

öğrendim ki sevdiğin halde terk edebilmek, özgüveni pompalıyormuş.

şimdi, tam bugün benim için re-birth, çünkü artık her şey bitti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder