27 Mayıs 2010 Perşembe

#31

sürekli bir en sevdiğim şehre gitme, gelme, günübirlikçi olma, 8 gün kalma hali var bünyemde. bu kadar gidip gelmeye yarı istanbullu olmuş sayılırım.

iş görüşmeleri hiç olmadığı kadar büyük bir hızda ilerliyor, bir çoğunda son aşamaya geldim bile, artık kendimi hedefe en yakın hissetmekte bir beis görmüyorum, zira en çok üzülenler hedefe en yakınken kaybedenlerdir, birazcık da korkuyorum.

istanbulun her defasında başka bir yüzünü görüyorum, gecenin yarısı taksimin kalabalığından bunalmaya başladım bile, alternatif yerler buldum, oralarda eğleniyor sohbet ediyorum. artık kuzenin sevgilisi yabancı gelmiyor mesela, kendi arkadaşım gibi, onun arkadaşları da bana yabancı değil çünkü sohbet konusu herkesi tanıyor oluyorum zaten.

iki günlük istanbul sanki milyon günlükmüş gibi geliyor bana, her defasında biraz daha içinde oluyorum şehrin, biraz daha günlük hayata dahil oluyorum. en son gidişimde terziye uğramıştım, şimdi de kuaföre gittim, yavaş yavaş ama güzel.

trafik saatlerine hiç denk gelmediğimden mütevellit, daha bir seviyorum son zamanlarda istanbulu. galata kulesini özlemişim son zamanlarda, en yakın zamanda ve hatta ilk gidişimde manzarasına kavuşmayı tasarlıyorum.

kule demişken, hani çılgın bediş'te oktay vardı ya, adını gugıllamaya üşendim, o kız kulesinde body guard olarak çalışıyor-muş.

latest gossips from istanbul
xoxo
s.

4 yorum:

  1. galata köprüsü. oltalardan korkmuyorsan, bence cennet orda.

    YanıtlaSil
  2. yok canim, ben aralik'ta galata'ya ciktigimda hic gormedim kendisini :/ seslendirme yapiyor diye biliyorum o cocuk - cenk torun sanirsam

    YanıtlaSil
  3. niveus, galata'da değil zaten, kız kulesinde çalışıyormuş kendisi, cenk torun doğru yazınca anımsadım aniden.

    YanıtlaSil
  4. deryik, oltalardan korkmak değil de, ben şehrin cennetini görmek için yüksekliğine inanıyorum, o yüzden galata kulesi benim cennetim, barındırdığı hikayelerin, ihsan oktay anarın da etkisi büyük tabii.

    YanıtlaSil