13 Haziran 2010 Pazar

#44

İstanbul güzel, istanbul sıcak. Ankaradan annemler geldi, bi hafta olduğundan mıdır bilinmez, pek bir özlem içinde değilim. Belki de hergün düzenli konuştuğumuzdandır. Şehri yavaş yavaş keşfediyorum, istanbulda bi yere gitmek için milyonlarca yol var, haliyle milyonlarca da araç. Metroyla gitmek rahat olsa da, şehri hiç öğretmiyor insana. Sürekli yerin altını görünce kafamda oturmuyor hiçbir yer. Dün gece ankaradan gelmiş aile fertleri ile cumhuriyet meyhanesine gittik nevizade semalarında, alkolü bıraktığımdan mütevellit masaya gidip gelen rakı bardaklarına, şarap kadehlerine iç geçirdim sadece. Taksim meydanda ayrıldık annemlerle, o saatte metro çalışmadığndan taksiye atladığım gibi otele döndüm, hiç görmediğim yerlerden geçtim, bi daha görsem fikrim olur elbet ama şaşkınım.
Bu sabah da otelimin olduğu yerden beş adım atıp balmumcuya indim, azcık yürüyünce gördüğüm manzaraya inanamadım, metrobüslerin ordaydım, hatta kendi işyerim bile görünüyordu. Şehre değişik açılardan baktığı için hayretler içine düşen bir küçük "kezban paris'te" oldum.
Şimdiki istikamet tarabyada brunch ve yarın ufak çaplı bir stajla işbaşı.
Heyecan artıyor, hem iş hem de başka bişi için.
Bu mail Nokia E71 ile gönderilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder