29 Haziran 2010 Salı

never endin stories

tanıştıklarında kız 22, çocuk 23 yaşındaydı. kocaman bir ortak geçmişin içinde hep birbirlerine pas geçerek büyümüşlerdi belli ki. uzak diyarlardan birinde denk geldiler, çok çok nefret ettiler birbirlerinden, bir o kadar da sevdiler birbirlerini. çocuk pek cool, pek gizemliyi oynarken kız da bütün dünyasını açıverdi. çatıştı fikirleri, iyice kızıştı ortalık, hiç görüşmediler, sonra bi telefonla değişti her şey. akşamın birinde aradı çocuk birkaç senenin ardından, seslerini unutmuşlardı birbirlerinin çoktan. ayaküstü konuştular, kız kapattı, aradan aylar geçti, görüşmeyi yine beceremediler. işte böylesi bi haziran akşamında alakasız bi yerde karşılaştılar, çocuk ayaklı alkol şişesi gibiydi kilometrelerce öteden buram buram kokan, o kadar aradan sonra "nasılsın" dedi kız, "bok gibiyim" dedi çocuk, kız sustu, çocuk yoluna devam etti. ertesi gün buluştular, kız üşenmedi, çıktı gitti. osmanbey metrosundan yürürken aklından bin tane anı geçti, duraksadı. hayatın ne kadar çabuk geçtiğine şaştı. beymenin cafesi grissini'ye vardığında tanıştıkları zamanki gibi buldu çocuğu, pazar kahvesine gittiği çocuk hiç değişmemişti, önünde şarabı, defteri ve gözlükleriyle her zamanki kadar cooldu. çocuk kızı gördüğüne çok sevindi, çok da belli etti. oturdular, çocuk anlattı, kız dinledi, sonra kız kendi hikayesini anlattı. ortak noktalar buldular, zaman içinde törpülenmişti ikisi de, paylaştıkları neydi bilinmez ama uzak bi yerde değillerdi birbirlerinin yanındayken.


ayrılırken yukarı gidiyorum dedi kız, çocuğun yolu tam tersti çünkü, vedalaşmak için öpüştüler, çocuk kızı öptü. eskiden olduğu gibiydi her şey, kız anılarını tazeledi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder