24 Haziran 2010 Perşembe

i wish we had one more kiss

enerjim parmaklarımdan taşarken yazmadan edemedim, stajın ikinci haftası yarına sona eriyor, çok çabuk çok dolu geçti bu iki haftaya hayatımın her şeyine dair tonlarca şey sığdı, aileden tut, sevgiliden çık, dostlardan gir, iş hayatından çık.

en güzeli oturup kendimi anlatabilmek oldu sıfırdan, yeniden. aslında buraya gidegele tanıdığım, ama aslında hiç tanımadığım insanlara anlattım kendimi, anlattıkça rahatladım. başkalarının gözünden bakıverdim kendi hayatıma, hayaller bir yana gerçekler bir yana diyerek toparladım kendimi, kararlar aldım, kararlar verdirdim, uyguladım, sinir krizleri geçirdim, mutlu olmam gereken yerde ağladım, sevgiliyi kıskandım, sevgili beni kıskandı ve sonunda ayrıldım. emin ellerdeydim, bişicikler olmadı. odada tek başıma uyuyamacak kadar korktum gök gürültüsünden, başkasının yanında uyudum, istanbula geldikten sonra ilk kez deliksiz uyudum. geçen sene bu zamanları düşündüm, haziranda mezun olup başıma geleceklerden bihaber oluşumu, 28 temmuzdan dün akşama kadar süren ilişkimi, bi iş bulup çalışıp ayrılmamı, yeni işimin olmasını düşündüm, iki gün içinde istanbula taşınmamı, yeni insanlarla tanışmamı ve her şeyden önce istanbulda üçüncü haftayı bitirişimi düşündüm. zaman çabuk geçiyor dedikleri buymuş meğer. istanbula alıştım artık, ne deli gibi mutluyum ne de uzaktayım diye hüzünlü.

enerjime gelince... biri var hakkında yazmaya korkarım, ama en kötü olacağımı sandığım akşam beni güldüren biri, kafamdaki her şeyi silip beni başka şeyler düşünmeye iten biri var. soruları direk olsa da, sevgiliyi sorması canımı çok yaksa da, gidegele tanıdığım biri var işte. öyle yanlış anlaşılacak türden değil bu ilişki, sadece uzakken yanında olmasını isteyeceğiniz türden biri, dondurma yemek için dakikalarca yürüyecek, istanbulda alkol almayan bünyeyi bir kadeh şaraba ikna edecek biri. odaya dönüp koşa koşa hakkında yazı yazdıracak biri var..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder